skip to Main Content

Medeni bir toplum olabilmenin en büyük bileşeni doğaya, hayvanlara ve diğer insanlara duyulan sevgi ve saygıdır. Söz konusu değerlerin insanlara kazandırılması gerekir. Söz gelimi bir öğrencinin sokak hayvanlarıyla duygusal bir bağ kurabilmesi için ona hayvanları sevmeliyiz demek ve panoya hayvan resimleri asmak farkındalık yaratmaktan öteye gitmez. Bu bağın kurulması için öğrencinin sokakta üşüyen hayvanlara yiyecek vermesi ve bu yardımın onlarda oluşturduğu mutluluğu gözlemlemesi gerekmektedir. Bu amaçla örneğin “Hayvan Sevgisi” dersi kapsamında öğrencilerin hayvan barınaklarına götürülmesi hem öğrencilerin sevgi ve paylaşma duygularını geliştirecek hem de yaşamak için bizlere ihtiyaç duyan hayvanların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacaktır.

Yine başka bir örnek olarak öğrencilerin “Sosyal Sorumluluk” dersi kapsamında huzurevlerine götürülmesi yaşlı ve genç arasındaki iletişimi kuvvetlendirecek öğrencilerin empati kurma yeteneklerini geliştirecek ve yaşlılarımıza saygı noktasında yaşadığımız sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Üstelik yaşlılarımız da bu tür ziyaretlerde tecrübelerini gençlere aktarma fırsatı bulacak ve işe yaradıklarını hissetme bakımından mutluluk duyacaklardır. Yine benzer bir örnek olarak aynı ders kapsamında öğrencilerimiz engelli ya da hasta [böbrek(diyaliz),lösemi vb.] vatandaşlarımızı ziyaret edebilirler. Bu tür ziyaretler hastaların tedavi süreçlerinde psikolojik bakımdan pozitif etki doğurabilir öğrencilerimiz ağaç dikebilir, dikilen ağaçları sulayabilir, çevre temizliği gerçekleştirebilir. Benzer örnekler artırılabilir. Özetle, çevreden tamamen yalıtılmış ve dört duvar arasına sıkıştırılmış bir eğitimin özellikle duygusal gelişimi durduracağı, sorumsuz, duyarsız ve vicdansız bireylerin ortaya çıkmasına neden olacağı (olduğu) görülmektedir.

Açık bir öngörüyle istenilen türde bir eğitimin suç oranlarını düşüreceği, şiddeti önleyeceği, nefret iklimini ortadan kaldıracağı ve sağlıklı bir toplumun oluşmasını sağlayacağı söylenebilir. Öldürmeyi değil korumayı ve yaşatmayı, saklamayı değil paylaşmayı, kızmayı değil sevmeyi ve önemsemeyi çocuklarımıza kazandırmak ancak sahada(hayatın içinde) mümkün olabilecektir. Eğitimin amacı yalnızca öğrencilerin maksimum performans testlerinden yüksek puanlar elde etmesi değildir. Uygar bir toplum hedefine ancak ve ancak bu tür dersleri içeren bir eğitim planlamasıyla ulaşmak mümkün olacaktır.

Bizimle aynı dünyayı paylaşan sokak hayvanlarının kanunla güvence altına alınan yaşam haklarının korunması için toplumda farkındalık oluşturulması ve toplumsal bilincinin yükseltilebilmesi eğitim çalışmalarının başarısına bağlıdır. Eğitimin küçük yaşta verilmesi ise son derece önemlidir.

 Bu çalışmalarda çocuklara sokak hayvanlarına koruyucu yaklaşım davranışları kazandırılmasına yönelik hayvan sevgisi ve ilgili yasal çerçeveler çocukların düzeyine uygun olarak verilecektir. Ayrıca bu eğitimde çocukların hayvanlara yönelik sevgi ve merhamet duygularının arttırılması hedeflenmektedir”

Küpesi olan köpek ne anlama geliyor? , Yaklaşmamamız gereken hayvanlar hangileridir? , Saldırgan köpek gördüğümüzde nasıl davranmalıyız? , Sahiplenme sorumluluk gerektirir. Hayvanların da insanlar gibi duygularının olduğunu ve sahiplendiğimiz hayvanı canımız sıkılınca bırakmamamız gerektiği ile ilgili konular da işlenecektir.

Back To Top
WhatsApp chat